hoþgeldiniz
 
  Anketler
  Ana Sayfa
  hadise düm tek tek
  barış akarsu
  Benim hakkımda
  İletişim
  hepsinin anıları
  çağla şikel hepsi 1 kızlararına ne dedi
  ebru cündübeyoğlu
  hepsi bir şarkı sözleri 4peynirli pizza
  didem 4 yüz
  oyunlar
  ilkay 4 yüz
  4 yüz onur
  fıkra
  gülnur gökçe
  4 yüz şarkı sözleri kız kıza gezelim
  4 yüz dandini dandini
  4 yüz
  pelin karahan
  kavak yelleri
  kavak yelleri şarkı sözleri hele bi gel
  yeni kızlar geliyor
  çağla şikel hayatı
  Sinem Kobal
  Recep İvedik:Şahan Gökbahar
  nursel ergin
  Carmen Electra
  Gülben Ergen
  beren saat
  Mehmet Ali Erbil
  demet akalın
  petek dinçöz
  pelin batu
  ata demirer
  cem yılmaz
  Ebru Gündeş
  öykü ve berk gürman
  beyazıt öztürk
  dünya haritası
  TELEVİZYON
  BİLGİ YARIŞMASI
  HABER ARAMA
  Hava Durumu
  OSMANLI PADİŞAHLARI
  İNGİLİZCE
  EMİRKAN DEMET AKALIN SEVGİLİLER GÜNÜ
  merve sevi
  serenay sarıkaya
  sinem öztürk
  burak kut
  berksan
  doğuş
  pelin sözmez
  arka sıradakiler 99
  aytaç er
  yağmur berfo özgenç
  arka sıradakiler
  sılay ünal
  pelin akın
  gamze demirbilek
  osman büyükercan
  adanalı kadrosu
  prenses perfinya
  Ege Tanman
  tuğrul arsever
  tan sağtürk
  sibel kasapoğlu
  sevinç aktansel
  oya aydoğan
  mehmet usta
  ferdi altuner
  fatma kabasakal
  evrim akın
  Küçük Kadınlar
  ekin türkmen
  elif şafak
  hande soral
  fulya zenginer
  elit işcan
  selin ılgar
  kemal pekser
  burak sağyaşar
  gazanfer özcan
  hümeyra akbay
  hasibe eren
  tolga çevik
  engin günaydın
  levet üzümcü
  şenay gürler
  yıldırım öcek
  hale caneroğlu
  Bülent polat
  vural çelik
  sarp apak
  binnur kaya
  peker açıkalın
  başak köklükaya
  Ebru Kocaağa
  bergüzar korel
  nurgül yeşilçay
  begüm birgören
  özgü namal
  cansu dere
  sanem çelik
  özge özberk
  fotoş seğmen
  benim annem bir melek oyuncularının hayatı
  ipek özkök
  ipek tuzcuoğlu
evrim akın

Yıllar önce Avrupa Yakası’nda hızlı bir çıkış yakalayan Evrim Akın, şimdilerde Bez Bebek dizisindeki Nana rolüyle özellikle çocukların en çok sevdiği oyunculardan biri oldu

Evrim Akın’ı herkes Avrupa Yakası dizisindeki Selin tiplemesiyle tanıdı. Hatta Akın bu roldeki ‘Oldu, gözlerim doldu’, ‘Kal geldi’ gibi sözleriyle bir döneme damgasını vursa da sıkça eleştirildi. Avrupa Yakası’ndan ayrıldıktan sonra ekranlara bir yıl ara veren ve ardından Bez Bebek dizisindeki Nana karakteriyle geri dönen Akın, şöhret basamaklarını hızla tırmanmaya devam ediyor. ‘Avrupa Yakası’nda yaşadığım süreç tadını çıkaramadığım bir dönemdi’ diyen sempatik oyuncuyla yeni projelerini ve dizi oyunculuğunu konuştuk.

Biz Evrim Akın’ı binbir tipleme yapan bir oyuncu olarak tanıyoruz. Siz kendinizi oyunculuğunuz dışında nasıl tanımlarsınız?

Ben sınırları olan, net biriyim. Her insanda olduğu gibi benim de belli prensiplerim var. En önemli prensibim ise ölçülü olmak. Sonra bir parça dengeli olmaya özen gösteririm. Oyuncularda fazla denge aramıyorum ama gerekiyor.

Siz dengeli misinizdir peki?

Evet ama ben tatlı dengesizim. Tatlı dengesizlik olursa o idare edilebilir.

Avrupa Yakası’ndaki sözlerinizle bir döneme damganızı vurdunuz. Nasıl değerlendiriyorsunuz o süreci?

O dönem mesleki anlamda kendimi güçlü hissetmediğim, oyunculukta da bazı eksikliklerimin olduğu dönemdi açıkçası. O yüzden benim için sadece bir geçiş süreciydi. Yani tam ‘Evrim’leşme süreci olarak değerlendiriyorum. Aslında bir anlamda da şöhretin tadını çıkaramadığım bir dönemdi.

ŞÖHRET KORKUTTU

Neden tadını çıkaramadınız?

Diziye başladıktan sonra herkes tanımaya başladı. Bir anda herkes bana bakıyor, beni inceliyor ve buna ben de şaşırıyordum. Dünyanın en rahat insanıyken bir anda herkesin yargılayabileceği bir hayata düştüm ve dolayısıyla da ürktüm. Daha sonra da ben yapamayacağım galiba noktasına geldim. Ama neyse ki bunu kolay atlattım. Bu yüzden de tadını çıkaramadığım bir dönemdi. Şimdi her şeyin tadını çıkararak yaşıyorum.

Üçüncü sezonda ayrıldınız diziden. Siz mi istediniz bu ayrılığı?

Elbette. Gülse çok üzüldü mesela. Çünkü benim ekipten kimseyle bir sorunum olmadı. Ben Avrupa Yakası’nı rolden keyif alamadığım için bıraktım. Sıkılmıştım, daha fazla ekleyebileceğim bir şey yoktu. Baktığınız zaman hala başından beri duranlardan sıkıldı seyirci. Yaprak karakteri yok oldu mesela. Fatoş karakteri zaten yoktu. Burhan bile artık ömrünü doldurmaya başladı. Ama yine Gülse’nin kalemi iyi olduğu için onu kurtarıyor.

Yeni sezonda da diziden ayrılanlar var ve bu yüzden Avrupa Yakası çok eleştiriliyor. Sizce bu kayıplar diziyi olumsuz etkiledi mi?

Avrupa Yakası çok prim getiren bir iş olduğu için her köşe yazarı eleştiriyor. Ama diziden ayrılmaların olumsuz etkilemediğini biz ayrıldığımızda gördük. Ben açıkçası ilk başta kaptan gittiğinde (Ata Demirer ayrıldığında) geminin batacağını düşünmüştüm. Ama Gülse o kadar iyi bir armatörmüş ki o gemiyi batırmadı, dubalarla destekledi.

EN GÜZEL ROLLER ERKEKLERE

Geçtiğimiz dönemde Şaşkın filminde oynadınız. Yeni projeler var mı?

Türk sinemasında kadrolaşma var. Bunu Ferzan Özpetek’te, Nuri Bilge Ceylan’da ve Çağan Irmak’ta çok rahat görebiliyoruz. Kimsenin kadrosunda değilim, kimseyle arkadaş da değilim. Mesela Cihangir’de gidip bir kafede oturmam asla. Arkadaşlık, çevre ilişkisi… Biraz bunlar gerekiyor ama ben pek fazla iç içe olmayı sevmiyorum. Dolayısıyla da kendi projemi hayata geçirmeyi hedefliyorum. Türkiye’de çok önemli bir kadın figürüyle ilgili -ismi lazım değil- bir şey yapmak istiyorum. Hala yaşıyor. Henüz tanışmadık. Projemi hayata geçirmem için onunla bir araya gelmemiz lazım.

Özellikle oynamak istediğiniz bir karakter var mı?

Erkekleri çok kıskanıyorum! En güzel roller onlara yazılıyor.
Çocuklar artık beni seviyor
Şu anda Bez Bebek’te Nana rolündesiniz. Nana’dan bahseder misiniz biraz?

Nana, oyuncaklar dünyasında yaşayan bir oyuncak. 100 yaşına gelince bir dilek dileme hakkı vardı. O da insan olmak istediğini açıkladı. Konsey kabul etmesiyle Nana dünyaya geri gönderilir. Böylece de yepyeni olaylar gelişmeye başlıyor. Nana, Selin gibi dişi bir karakter değil. Dolayısıyla bundan başka bir tat çıkarıyorum.

Avrupa Yakası’ndan sonra bu dizi size neler kattı?

Bu dizi bana çocukların çok büyük sevgisini ve ilgisini kazandırdı. İnsanların oyunculuğuma bakış açısı değişti. Beni Selin gibi zannediyorlardı!

Peki Avrupa Yakası’na geri dönmeyi hiç düşündünüz mü?

Tabii ki hayır. Okuduğum bir sayfayı tekrar dönüp okumam. Ama özel bir final sahnesinde bütün karakterler bir araya gelir o zaman tabii ki hayır demem. Ama şu anda zaten yaptığım bir iş var.
ASLI DAĞARCIKOĞLU

Avrupa Yakası’nda biraz daha kalsam zehirlerdim

evrim akınEvrim Akın Ropörtaj
  
 ”Bez Bebek”in Nana’sı Evrim Akın, nişanlandığını söyledi. Akın, “Kendi aramızda söz verdik. Ama evlilik için daha erken. O bana huzur ve akıl veriyor. Hayatın farklı bir yanını görüyorum onunla” diyor.
 
 
 Evrim Akın’ı Türkiye kendi adıyla değil, “Selin” olarak tanıdı. “Avrupa Yakası”nda üstlendiği bu tiki rol, onu kısa sürede şöhret basamaklarının tepesine taşıdı. Ama o hiç beklenmedik bir anda kadroya sırtını dönüp Selin’likten istifa ediverdi. Şimdilerde “Bez Bebek”in Nana’sı olarak izleyici karşısına çıkan Akın, yüzü hep geleceğe dönük yaşıyor. Arkasına dönüp “Avrupa Yakası” günlerini değerlendirdiğinde ise “Her şeyin son kullanma tarihi vardır daha fazla kalsam zehirlerdim” diyor.

Bez Bebek’te Nana adlı bez bebeği canlandırıyorsunuz, öyle değil mi?

- Evet, bir oyuncağı oynuyorum. Oyuncaklar dünyasında kutladığım doğum günümde, bana bir dilek dileme hakkı sunuyorlar. İnsan olmak istediğimi söylüyorum. Dileğim kabul oluyor. İlk sahibim Makbule diye bir kadınmış, gidip onu buluyorum. Ve onların evinde kalarak herkesin hayatını değiştirmeye başlıyorum. Sihir yapma özelliğim de var.

Gerçek hayatınızda bir oyuncak olmayı düşlediniz mi hiç?

 
- Hayır, çünkü bana insanlık uygun görülmüş… Gerçi eskiden, çok canım yandığında “Keşke kedi, köpek olsaydım” derdim. Şimdi kabullendim her şeyi…

Kaderimize aklımızla yön vermemiz mümkün mü?

- Kesinlikle, onun için aklımız var ve ben aklımızla kaderimize yön çizeceğimize yüzde yüz inanıyorum.

Kader demişken… “Avrupa Yakası”ndaki Selin karakteri her şeyi değiştirdi hayatınızda…

- Evet, gerçekten çok şey değişti.

Tiyatro kökenlisiniz ve ondan önce farklı projelerde yer almıştınız. Peki “Avrupa Yakası”nın sihri neydi de bir anda yıldızınız parladı?

- Büyüklerim bana hep “sabret” derlerdi. Her şey bir anda olmuyor, kimsenin elinde sihirli değnek yok. İnanmak ve sabretmek gerek. Belki de bu noktaya çok erken gelseydim saçmalayabilirdim, başıma kötü şeyler gelebilirdi, çünkü daha ruhum olgunlaşmamıştı. Özetle, “Avrupa Yakası” o çıkışı yapmak için doğru zaman ve doğru projeydi. Bana düşen tek şey yeteneğimi sergilemekti. Üstelik o rolü büyüttüm ben… İlk zamanlarda babamı oynayan oyuncunun rolü kadardı, ben Selin’i alıp bu noktaya getirdim.

Yeteneğin önünde kimse duramıyor yani, öyle mi diyorsunuz?

- Evet, kesinlikle öyle… Bu arada benimle çok uğraşanlar oldu, hálá da oluyor. Bizim insanımız laf üretme ünitesi gibi çalışıyor! Yapmadığın şeyleri yapmışsın, söylemediğin şeyleri söylemişsin gibi yansıtıyorlar. Öğrendim ki bunlara aldırmamak gerek. Ben işimi yapıp evime geliyorum, başkaları sadece konuşuyor! Konuştukları için de hiçbir şey yapamıyorlar, öylece oldukları yerde kalıyorlar!

Çok konuşanın icraatı olmaz…

- Evet, çünkü konuşmaktan icraata vakitleri kalmıyor onların… Şeytanlık düşünmekten ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Hedefine ilerleyemiyor, yapmak istediklerini yapamıyorlar. Kifayetsiz muhteris hepsi…

Kim o kifayetsiz muhterisler?

- Onlar kendilerini bilirler. İsim vermeme gerek yok.

Avrupa Yakası”nı neden bıraktınız?

- Çünkü “Artık yeter” dedim. Son kullanma tarihi diye bir şey var ve daha fazla kalırsam zehirlerdim! Artık ayrılma zamanım gelmişti. Bir de biz dışarıdan çok eğlenceli, samimi gözüken bir ekiptik, ama işin aslı hiç de öyle değildi.

Nasıl yani? Ekip arasında sürtüşmeler mi vardı?

- Sürtüşme değil de, herkes sadece kendi iş ve özel hayatına bakardı…

Yani “Avrupa Yakası” ekibi arasında sanılanın aksine arkadaşlık gibi bir durum söz konusu değil…

- Evet, orada kimse kimseyle arkadaş değildir. Açıkçası ben bir tek Hümeyra ile görüşüyorum. Kendisini her şeyin dışında tutarım. Hümeyra benim için gerçek bir aktristir ve bambaşka bir noktadadır. Dolayısıyla evinde ya da dışarda yemek yer, sohbet ederiz. Benim zamanımı hak eden birisidir o…

 
Peki, diziyi bıraktıktan sonra neler yaptınız?

- “Şaşkın” adlı bir sinema filminde rol aldım, ardından Amerika’ya gittim. Altı ay boyunca oradaydım. Biraz kendimi keşfetmek biraz dilimi geliştirmek istemiştim. Bana çok iyi geldi. Türkiye’de yapamayacağım pek çok şeyi orada yaşadım. Çünkü burada Selin karakteri üzerime yapışmıştı ve sokakta rahatça yürüyemiyordum bile… Ayrıca oradayken birçok festivale gittim, oyunlar izledim. Sonra döndüm.

Ve “Bez Bebek” başladı…

- Aslında “Bez Bebek”ten önce de bazı teklifler oldu. Bir de ben o arada Fransa’da 19 yıldır devam eden “Ford Boyard” adlı bir yarışma sundum. Çok güzel bir deneyimdi benim için, ne yazık ki Türkiye’de pek karşılığını göremedi. Türk ve Fransız, çok tatlı insanlar tanıdım orada… Proje bittikten sonra tatile çıkmıştım ki “Bez Bebek” teklifi geldi. Hemen okudum, çok sevdim ve kabul ettim.

İlgi nasıl peki diziye?

- Çok güzel tepkiler alıyoruz. Üstelik de karşısında aynı saatte “Kurtlar Vadisi” var, ona rağmen her şey çok iyi gidiyor. Sadece çocuklar değil, anneler, babaanneler, babalar da izliyor bizi…

Nişanlım bana huzur ve akıl veriyor

Nişanlanmışsınız, doğru mu?

- Evet, kendi aramızda sözler verdik öyle. Ama evlilik için daha erken. Hayatımın şansı olan annem ve kardeşimden sonra hayatımda iki önemli insan var. Biri ikinci annem dediğim gündüzleri evimde benimle olan ve her konuda bana destek veren Selma Hanım, diğeri de hayatımdaki insan… O bana huzur ve akıl veriyor. Hayatın farklı bir yanını görüyorum onunla.

Hürriyet kelebek

Bez Bebek Evrim Akın Ropörtaj

evrim akın

Yeteneğin önünde kimse duramıyor

Avrupa Yakası” dizisinde canlandırdığı “Tiki Selin” rolüyle yıldızı parlayan Evrim Akın, son bir yıldır büyük ilgi gördüğü için FOX’ta sürekli tekrarı yayınlanan “Bez Bebek” dizisindeki performansıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Küçükler kadar büyükleri de ekran başına toplayan, senarist Nil Banu’nun kaleme aldığı FOX’un fantastik dizisinde Akın, 100. yaş gününde doğumgünü hediyesi olarak insan olmayı dileyen ve bu isteği gerçekleşen “Nana” isimli bir bez bebeği oynuyor. Oyunculukta 10 yılı geride bırakan 28 yaşındaki Akın, “Oyun oynamayı çok seviyorum. Eğer bu işi yapmazsam, ruhsal olarak hastalanırım” diyor.

Bez Bebek dizisinde oynayan Evrim Akın, “Bu piyasada yıllardır tek başına ayakta durmaya çalışıyorum. Beni kollayan, bir abim falan yok. Ama şunu öğrendim ki, yeteneğin önünde kimse duramıyor” diyor.

“Avrupa Yakası”ndan sonra bir yıl ara verdiniz ve bir fantastik diziyle döndünüz. Bu kararı verirken neler belirleyici oldu?Hiç pedagojik alt yapısı olan bir dizi teklifi gelmemişti. İçimdeki çocuğu kaybetmediğim için onu bir şekilde yansıtmak istiyordum. Diziyi kabul etmemdeki en büyük nedenlerden biri buydu. Diğeri de senaristimizin Nil Banu Engindeniz olması, yani kadın olması. Çünkü kadını, kadından daha iyi kimse anlamaz.

 

 Rol arkadaşınız Tan Sağtürk nasıl bir partner?Başta insan olarak çok düzgün, tüm egolarını yemiş, yutmuş bir adam. Onun yerinde olsam, yıllarca Fransa’da, Türkiye’de başbaletlik yapmış, okulları var, egom benden bir iki adım önden gidebilirdi. Tan, bunların ötesinde düzgün ve beyefendi… Onunla çalışmaktan keyif alıyorum. Çocuk oyuncularımız da kendi çocuğum gibi… Yemek yemelerinden, okumalarına kadar başlarındayım.

 

 Diziniz o kadar çok yayınlanıyor ki, hele bir dönem, ne zaman kanalı açsak sizin dizi vardı… Bu konudan memnun musunuz?Tan (Sağtürk) bir şey anlattı geçen gün… Yurtdışından bir arkadaşı gelmiş, “Aaa Bez Bebek TV’de FOX diye bir iş var” demiş. (Gülüyor) Kanalın böyle bir politikası var, bir şey diyemiyoruz. Ben bu durumdan çok hoşnut değilim, dizinin büyüsü bozulacakmış gibi geliyor. Yüzüm eskiyor. Tabii, bir de iyi tarafı var. Biz 46. bölüme başladık. Kafalarda dizi müthiş şekilde yer ediniyor. İkinci bölümü bile hatırlayan çocuklar oluyor.

 

 Ata Demirer, “Avrupa Yakası”na döndü. Ne düşündünüz?Sevindim, iyi, güzel… Hümeyra’nın ayrılmasına üzüldüm, saçma geldi bana… Annesiz nasıl olacak ki?

 

 Size tekrar teklif gelse…?Yok, ben tamamen kapattım o defteri… Hani kitabı okuyoruz ve sayfayı çeviriyoruz, tekrar başa döner miyiz? Bir şey anlamadıysak döneriz. Ben çok şey anladığım için dönmeye ihtiyacım yok. Şu an zaten sevilen bir dizide oynuyorum, kanalımdan da memnunum.

 

 “Avrupa Yakası”ndan problemli bir şekilde mi ayrıldınız yoksa dostça mı?Kimseyle kötü ayrılmadım. Mesela Gülse (Birsel) ile hâlâ görüşürüm. Ata’yla (Demirer) görüşürüz. Hatta onun “Osmanlı Cumhuriyeti” filminde oynayacaktım ama çekim takvimimiz tutmadı. Yönetmenimiz Jale Hanım’la da görüşürüz.

 

 ‘Eski sevgilimle yeniden birlikteyim’

Bir ara evleneceğinize dair haberler de çıktı, bunların aslı var mıydı?
Yani, inşallah… 2,5 yıldır ciddi bir ilişkim var.

İsmi ne?Söylesem, tanımazsınız zaten… Başka sektörden… 32 yaşında…

 

 Mesleği ne peki?Gıda ve inşaat… Biz zaten sekiz yıl önce de birlikteydik. Sonra araya birileri girdi. Onun hayatı yaşaması gerekiyordu. Benim de yaşamam gerekiyordu. Sonra yıllar sonra tekrar bir araya geldik. Bizimkisi bayağı bir eskiye dayanıyor. O verdiğimiz ara da, öyle konuşularak verilmiş bir ara değil. Demek ki, o zaman uygun zaman değilmiş, bu ilişki içimizde kalmış. Kısmet şimdiymiş. Güzel, ailelerimizin onayladığı, birbirimize verilmiş sözlerimizin, planlarımızın, hayallerimizin ve paylaşımımızın çok olduğu bir ilişki… Birbirimizi beslediğimiz bir ilişki… Beni birçok konuda çok eğitiyor.

 

 Mesela?Kendisi bir iş adamı… Benim anlamadığım tek şey var; o da insan yönetmek… Çünkü hep yönetmenler beni yönettiği için, ben yönetilmeyi, o ise yönetmeyi biliyor. Bana yavaş yavaş yönetmeyi öğretiyor.

 

 Bay doğruyu bulmak artık zorlaştı diyenler çoğunlukta, siz şanslı azınlıktasınız diyebilir miyiz?Şanslıyım tabii ama bizim de birbirimize karşı hatalarımız olmuyor değil, oluyor ama bunu tolere etmek önemli… O mesela çok olgun, bana olgunluğu öğretiyor. Çok çocuk gibi davrandığım oluyordu. Bazı konularda, özellikle ilişki sözkonusu olduğunda evrimimi tamamlayamamıştım. Bu seçim ve yetinme meselesi… Her kadın aslında mutlu olabilir ama ne istediğinizi bilmeniz önemli…

 

Evlilik tarihi falan konuşuldu mu?Yok, Antalya’da yaşıyor. Fırsat buldukça yanına gidiyorum, tatillerde falan birlikteyiz. Zaten Türk aile yapısına uygun yaşıyoruz. Hiçbir şekilde, biz evli gibiyiz de diyemem. Hâlâ ailemle, annemle yaşıyorum. Keza, o da kendi evi var ama ailesine yakın oturuyor. Doğum yeri Türkiye olmamasına, annesi Alman olmasına rağmen babası ona Türk aile yapısını çok iyi empoze etmiş. İnşallah evlilik ileride olacak. Terledim valla…

 

 Meslek farklılıkları sorun oluyor mu aranızda?Gösteri sanatlarıyla uğraşan herkes bilir ki, bu işlerin saati belli olmaz. İlk başlarda sete gidiyordum. Üç sahnem var, akşama biter diyordum, gece saat 22.00 olmuş. Konuşuyoruz, ‘Hani bitiyordu?’ diyordu. Bir gün onu alıp sete götürdüm. İş programını eline verdim, bak dedim nasıl oluyormuş… Baktı ve ‘Ben eve gitmek istiyorum, çok zormuş’ dedi. Onun da işleri belli olmu-yor. Onun dışında insanların bana sevgi gösterisinde bulunmasından, gittiğimiz her yerde tanınmamdan da çok mutlu oluyor. Büyük bir mağrurluk ve olgunlukla beni taşıyabiliyor. Bu da çok hoşuma gidiyor.

 

 ‘Annem anaokulu öğretmeni olacak’

Kendinizi nasıl dinlendiriyorsunuz?Çok geziyorum. Köylere gidiyorum. Mesela en son Antalya Gömbe tarafındaydım, oradaki çocuklara kitap götürdüm. Kendi kendime yaptığım böyle etkinlikler var. Muğla’nın bir köyündeki bir okulda erkek kardeşim staj yapıyor. Öğretmen olacak, o okulun öğrencilerinin 19 Mayıs kıyafetlerini erkek arkadaşımla aldık.

 

Anne ve babanızın mesleği nedir?Memurlar, babam rahmetli oldu. Annem 52 yaşında. Memurluktan emekli oldu. ‘Ben okumak istiyorum” dedi. Muğla’da çocuk gelişimi okuyor. Onunla gurur duyuyorum.

 

 Mesleğinize dair ne gibi hayalleriniz var?Hep bir ‘Hamlet’ takıntım var. ‘Hamlet’i canlandırmak ve hep farklı rollerle seyirciyle buluşmak isterim. Tek tip bir oyuncu olmayı istemiyorum. Aç kalmak pahasına da farklı roller oynamak istiyorum.

 

Yurtdışına yönelik bir çalışmanız olacak mı?Amerika’ya giden arkadaşlarımı, ablalarım Meltem Cumbul, Sanem Çelik’i taktir ediyorum ama ben Amerika’da şunu keşfettim. Bir İspanyol olsaydım, şansım çok fazla olabilirdi. Amerika’da çok İspanyol var ya da Jamaikalı olsaydım, siyah kesime hitap edecektim. Orada doğup büyüseydim belki ama sonradan bu işler olmuyor. Ama Türk oyuncular için Almanya’da şans var. Mehmet Kurtuluş, İdil Ünel, Birol Ünel var başarılı olan, yine Türk yönetmenler de öyle… Çünkü Almanya’nın yarısı Türk… Film işi bir pazar, herkes para kazanıyor. Ben böyle baktığım için Amerika’ya, İngiltere’ye oyunculuk yapmak için gitmek boş hayal gibi geliyor.

 

 Siz dışardan biraz soğuk görüyorsunuz, bunun nedeni ne?Genelde beni tanımayanlar “Başta seni çok gıcık buluyorduk ama tanıyınca öyle olmadığını anladık diyorlar. Bu piyasada yıllardır tek başına ayakta durmaya çalışıyorum. Beni kollayan, bir abim falan yok… Ama şunu öğrendim ki, yeteneğin önünde kimse duramıyor. En büyük dost, abi, abla yetenek… Birlikte çalıştığınız insanların bambaşka yüzlerini zaman içinde görebiliyorsunuz. Ama bunlara karşı strateji geliştiriyor bilinçaltı… Bu soğuk duruş bence biraz kazık yemeyle ilgili…

 

 

 
   
Bugün 79 ziyaretçi (105 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol